Prof. Dr. Tuncay Dilci: Çocuklar Şiddet İçerikli Oyunlardan Elde Ettikleri Kazanımları Sokağa Transfer Ediyorlar
SİVAS Cumhuriyet Üniversitesi (SCÜ) Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Anabilim Kısmı Öğretim Üyesi ve Dijital Bağımlılıkla Uğraş Derneği Genel Lideri Tuncay Dilci, “Çocuklar şiddet içerikli oyunlardan elde etmiş oldukları negatif içerikli kazanımları sokağa transfer ediyorlar. Bunu hem sokakta hem de okul ortamında akran zorbalığına dönüştürerek bir kadro tehdit, yaralama ve cinsel içerikli yönelimler biçiminde sergilediklerini görüyoruz” dedi.
‘HAYATI TEHDİT EDER NOKTAYA GELDİ’
Prof. Dr. Dilci, şiddet içerikli oyunların çocukların üzerinde olumsuz tesirlere yol açtığına dikkat çekerek, “Çocukların dijital mecralardaki oyun içeriklerine maruziyeti bizim uzun yıllardır üzerinde çalıştığımız bir mevzu. Bu hususa bağlı sonuçlar üzerinde durduk. Hakikaten bunun üzerine birçok aileden gelen şikayet üzerine bir araştırma daha gerçekleştirdik. Bugün İzmir’den Antalya’ya ve bilhassa sıcak bölgeler başta olmak üzere sokak oyunlarının sergilendiği yerlerde dijital mecralardaki şiddet içerikli oyunların artık gerçek hayatı tehdit eder noktaya geldiğini görüyoruz. Aileler bu hususta önemli manada muzdarip ve maruziyet problemi yaşamaktadırlar. Yaptığımız dijital tahlil tekniği bilgilerine nazaran, bilhassa çocuklarımızda şiddet eğilimi ve davranışsal ahenk tahlili bağlamında paralel bir çalışmayı yürüttük. Çalışmamızda çocukların yaklaşık yüzde 27’sinin dijital mecralarda şiddet içerikli oyunları oynadığını gördük. Bu şiddet içerikli oyunların gerçekleşme ve sonucuna nazaran çocukların yüzde 11’inin şiddet içerikli oyunlardan elde etmiş oldukları negatif içerikli kazanımları sokağa transfer ettiklerini, hem sokakta hem de okul ortamında akran zorbalığına dönüştürerek bir grup tehdit, yaralama ve cinsel içerikli yönelimler istikametinde davranış sergilediklerini gördük” dedi.
‘AİLELERİN BİLİNÇLENMELERİ GEREKİR’
Şiddet içerikli oyunlarda subliminal iletiler verildiğini söyleyen Prof. Dr. Dilci, “Ürün yerleştirme halinde erken yaş çocuklarda zihinsel yazılımın ve duygusal gelişimin olduğu bir devirde denetimsiz bir halde elde edilen bu temas ve tecrübeler ister istemez sokaktaki çocuklar üzerinde pratik hale getirilme yahut akranları üzerinde deneyimleme eğilimine yöneltiyor. Hasebiyle bu oyunlar daha çok adrenalin, daha çok haz ve sürat odaklı oldukları için çocuklarda yeni bir dürtüsel davranış bozukluğu meydana getiriyor. Bu dürtüsel bozukluk hem çocuklarda çok hareketli olma durumu, hem de mevcut hayattan ve içinde bulunduğu durumdan çabuk sıkılma, vazgeçme ve buna bağlı bir tükenmişlik ve memnuniyetsizlik hali, beraberinde de bu çocuklar yeniden toplumsal ahenk bozukluğu yaşayarak öğrendikleri dijital mecra içerisindeki içerikleri bir davranışsal rol model transferi olarak gerçek hayata uyarlamaktadırlar. Bu tarafıyla gerçek hayatın varlığıyla örtüşmeyen bu tavır ve davranışlar her şeyden evvel çocuklarda önemli bir bedel yitimi, sahiplendiği mevzulara ait saldırganlık, tehdit yoluyla kişilik hak ve özgürlüğünü gasp ederek bu çocuklar üzerinde korku verici seviyede bir basınç oluşturmaktadır. Bu istikametiyle ailelerimizin çocuklarının hangi dijital mecralarda, ne cins şiddet içerikli oyun oynadıklarına dair bilinçlenmeleri gerekir. Aksi halde bu durum çocuklarının ileride aile bireylerine, hatta çocuğun kendi kendisine yönelik bir şiddet biçimine dönüşebilir. Bu manada ailelerimizin şuurlu olmasını bilhassa salık veriyoruz” diye konuştu. (DHA)