İmamoğlu, Gaziantep’te: Mülteci Sıkıntısını da Biz Çözeceğiz

İstanbul Büyükşehir Belediye Lideri Ekrem İmamoğlu, Gaziantep‘te; “Mülteci sıkıntısını da biz çözeceğiz. Gaziantep‘te de biz çözeceğiz, Kilis’te de Osmaniye’de de biz çözeceğiz. Göreceksiniz; bu ülkeye elini kolunu sallayarak girilme biçimini ortadan kaldıracağız” dedi.

İstanbul Büyükşehir Belediye Lideri Ekrem İmamoğlu, eşi Dilek İmamoğlu’yla birlikte bulunduğu Gaziantep‘te vatandaşlara seslendi. İmamoğlu, şunları söyledi:

“MİLLETİN İKTİDARINDA, VALİLER, HÜKÜMETİN DEĞİL, DEVLETİN VE MİLLETİN VALİSİ OLACAK”

“Demokrasi Meydanı milletindir. Size kelam Gaziantepliler, size kelam. Milletin iktidarında, valiler, hükümetin değil, devletin ve milletin valisi olacak. Size kelam; memleketin her bürokratı, siyasete eşit olacak, kimseye boyun eğmeyecek. Devletin bürokratı, devletin valisi, devleti temsil eder. Atatürk’ü temsil eder. Kimseye boyun eğmez.

Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında, daima birlikte bir muhasebe yapmak durumundayız. Bu ülkede yaşanan ve Türkiye Cumhuriyeti’ne yakışmayan haksızlıklara, adaletsizliklere karşı dimdik ayakta durmak ve yüzleşmek zorundayız. Türkiye Cumhuriyeti, bu topraklarda herkes eşit yaşasın, bu ülkede adalet hakim olsun diye kuruldu. Lakin bugün 86 milyon insan hak, hukuk, adalet istiyor. Devlet dairelerinde, mahkeme kararlarında adalet olsun istiyor. Gelir dağılımlarında, eğitimde, sıhhatte bütün imkanlarda adalet olsun istiyor

Devlet adaletli olma vasfını kaybederse, inanın geriye hiçbir şey kalmaz, kalanın ismi devlet olmaz. Torpil ve akraba ayrımcılığı, ne yazık ki bu iktidarın periyodunda sıradanlaştı. 21. yüzyıl boyunca, ülkenin başarılı çocuklarına ne yazık ki sırtını döndü. Bu ülkenin başarılı çocuklarını mülakatlarda elediler. Bu ülkenin evlatlarını değil, bir avuç insanın eş, dost, akrabalarını kayırdılar. Alın teriyle kazanılan muvaffakiyet zincirini kırdılar. Alın teri ve muvaffakiyet zinciri, bir memleketin adalete olan inancının en değerli simgesidir. Zira, anneler babalar der ki, ‘Benim evladım çalışırsa, benim devletim onu korur. Benim devletim, ona hak ettiği vazifesi verir. Benim devletim, onu en üst makama kadar taşır. Zira biz, Cumhuriyetin evlatlarıyız.’ Biz, Cumhuriyeti onun için kurduk. Yüz binlerce genç bunların periyotlarında gözyaşları içinde, mülakatlarda ellenirken, tanıdıklar basitçe iş buldular. Bunun İstanbul’u, Ankara’sı, Gaziantep‘i yok. Her yerde tıpkı. Gaziantep‘te de var biliyorum. Daima torpillerle, işe alımlarla birçok kurum haber oldu. Gaziantep Üniversitesi de haber oldu. Bir bakıyorsun -isim vermeyeceğim- X üniversitesinin hocası tıpkı soyaddan, Y üniversitesinin dekanı ya da rektörü birebir soyaddan, birebir aileden. Tesadüf bu; 12-13 tane yönetici olsun. Allah aşkına, bir ailenin her üyesinin parmağında on beceri fakat benim milletimin evlatlarında güya bir şey yok. O denli bir şey yok.

Bu hak yeme nizamını bozacağız. Türkiye ayrıcalıklı aileler, torpilli bir avuç insanın ülkesi olmaktan çıkacak, çıkacak. Şurada gördüğüm her annenin, o hoş annelerin, her babanın, o saygın babaların evlatları benim evladım üzere olacak. Onların hakkını yedirmeyeceğiz. Onların hukukunu yedirmeyeceğiz. Millet ittifakı, bu partizanca tavra son verecek. Bizim bu ülkeye kelamımız var. Cumhuriyeti demokrasiyle, devleti de adaletle taçlandıracağız, adaletle. 14 Mayıs’ta, milletçe birinci adımı en güçlü halde atacağız. Gerisi gelecek. Birinci adım; hak, hukuk, adalet. Onun uğraşını vereceğiz. İşte lisanımıza işleyen bu talebin; hak, hukuk, adaletin temsilcisi Kemal Kılıçdaroğlu’nu 14 Mayıs’ta Cumhurbaşkanı yapacağız. Bu ülkenin en kapsamlı siyasi uzlaşmasını gerçekleştirmiş olacağız. Millet İttifakı’nı daima birlikte Meclis’e en güçlü formda taşıyacağız.

“31 MART SEÇİMLERİNİ KAZANINCA, HER TÜRLÜ İFTİRAYI ATTILAR”

“15 MAYIS’TA TAYFUN KAHRAMAN’A DA ÖZGÜRLÜK GELECEK ARKADAŞLARINA DA”

Sevgili hemşerilerim, ‘terörist’ dediler. Bakın, biz çok kolay unutuyoruz. Bunları unutmayın, unutturmayın. ‘Terörist’ dediler. Pekala ne oldu? Soruşturdular, bir kısım insanı mahkemeye verdiler. Bir kişi bile hatalı çıkmadı. Hani nerede terörist? Hani nerede hırsız? Hani, kim çaldı? Bir şey söyleyeyim mi? Hakikat, çaldılar! Bu milletin emeğini çaldılar, emeğini. Devletin zirvesindeki bu şahısların tezleri palavra çıktı. Beşerler gözaltına alındı. Mahkemeye çıkarıldı. Bir kişi bile ceza almadı. Saf insanların hayatlarıyla oynadılar. Bakın benim yol arkadaşım, bugün bir yılını doldurdu, tek kederi hoş şehircilik olan ve bir parkın yok olmaması için uğraş eden Tayfun kardeşim ve arkadaşları bir yıldır mahpusta; Tayfun Kahraman. 15 Mayıs’ta ona da özgürlük gelecek arkadaşlarına da. Bu günahların ve palavraların bedeli olarak da 23 Haziran’da milletten demokrasi tokadı yediler. ’13 bin oy yetmez’ dedi. Millet onlara 806 bin oyluk, okkalı bir demokrasi tokadı vurdu. İşte 14 Mayıs’ta akıllanacaklar. Hukuksuzluğa uğrayan kim var ise, özgürlüğüne kavuşacak. Yeni ve hoş bir ülkeye uyanacağız.

Kavga yerine, sevgi ve muhabbetle dolu yeni bir periyoda gireceğiz. Devlet, artık her şeye ve herkese adalet gözlüğüyle bakacak. Adamına nazaran adalet, adamına nazaran hukuk, adamına nazaran makam devranı bitecek. Beşere ve hukuka saygılı, merhametli, vicdanlı bir devletimiz olacak. Liyakatli, yetenekli, iş bilen, tahlil üreten bir hükümetimiz olacak. Tıkır çalışacağız. Ülkenin problemlerini daima birlikte çözeceğiz. Çok değil, iktidarda daha bir yılı bile doldurmadan, göreceksiniz AK Partiye inanmış, gönül vermiş, oyunu vermiş yurttaşlarımız bile bizim hakkımızı verecek. Onlar bile diyecek ki, ‘Evet, bizim partimiz icraat yapmıştı lakin bu yeni hükümet, çok daha fazlasını, çok daha süratli, çok daha gerçek yapıyor diyecekler. AK Parti’ye inanmış o dostlarımız, hemşehrilerimiz, ‘Bunlar parti ayrımı yapmadan hizmet ediyor’ diyecekler. ‘Bunlar kimseyi dışlamıyor. Helal olsun bunlara’ diyecekler.

“PATATES, SOĞAN DEDİRTTİLER YA MİLLETİMİZE, BUNLAR UTANSIN”

İmamoğlu, konuşmasının bu noktasında yurttaşlardan gelen, “Patates soğan, güle güle Erdoğan” sloganlarına “Patates, soğan dedirttiler ya milletimize, bunlar utansın, utansın. Yatacak yeri yok” dedi.

İmamoğlu, kelamlarını şöyle sürdürdü:

“Ben İstanbul’da, Ankara’da Mansur Yavaş liderimiz ve birçok yerde Mersin’de, Adana’da, Antalya’da birebir şeyleri yaşıyoruz. Zira bizim arbedeyle, ayrıştırmayla işimiz yok. Bizim işimiz, icraatlarımızla insanların gönlüne girmek, gönlüne. Bizim kederimiz, herkesten hayır duası almak. Ankara ve İstanbul Belediye Liderleri olarak, pek çok bakanlığın bütçesinden fazla bütçe yönetiyoruz. Metrolara, fabrikalara, çok büyük yatırımlara imza atıyoruz. Dört yıldır her gün, dakikalarca incelendik. Teftiş edildik. Bize mercekle bakıyorlar. Tek bir açığımızı bulamadılar. Bulamazlar, zira yok. Bizim olduğumuz yerde usulsüzlük olmaz. Bizim olduğumuz yerde yetim hakkı yenmez. Bizim olduğumuz yerde iş vardır, icraat vardır, hizmet vardır, tahlil vardır. İstanbul bunu gördü, Ankara bunu gördü. 14 Mayıs’tan sonra Gaziantep de bunu görecek. 15 Mayıs’tan itibaren çok çalışacağız.

Ülke için, millet için, çalışmaktan memnunluk duyan, çok geniş, çok güçlü bir takım olduğumuzu bütün Türkiye ispat edeceğiz. Saygıdeğer Cumhurbaşkanımız Kemal Kılıçdaroğlu ve UYGUN Parti Genel Lideri Meral Akşener hanımefendiyle ve başka bütün başkanlarla, Ankara ve İstanbul Belediye Liderleriyle sonlu olmayacak bu takım. Bu takımda ekonomiyi, eğitimi, sıhhati, dış politikayı çok düzgün bilen, dünya çapında birçok isim olacak. Bizim bu takımımızda kim var biliyor musunuz? Milletin evlatları var. Gaziantep’in pırlanta üzere evlatları olacak bu takımlarda. Sizler varsınız. Daima birlikte çalışacağız. İktidarın bugün yaşattığı o makus ortamı, süratle istikrara ve itimat ortamına kazandıracağız, göreceksiniz. Herkes önünü görecek. Herkes hesabını kitabını yapabilecek. Türkiye, sağlıklı büyüme ve toplumsal kalkınma yoluna girecek. Tek tek kentlerin özel sıkıntılarıyla ilgileneceğiz. Örneğin; Gaziantep’in yaşanan göç dalgası nedeniyle uğraşmak kaldığı problemleri çözeceğiz. Mülteci problemini da biz çözeceğiz. Gaziantep’te de biz çözeceğiz, Kilis’te de Osmaniye’de de biz çözeceğiz. Göreceksiniz; bu ülkeye elini kolunu sallayarak girilme biçimini ortadan kaldıracağız. O denli bir şey yok. Barış içerisinde bir Türkiye, barış ve huzur içerisinde bir Ortadoğu’nun varlığı, o insanların da kendi vatanlarında memnun olmasını sağlayacak, göreceksiniz.”

“GAZİANTEP’İN VE TÜRKİYE’NİN ÖNÜ ÇOK AÇIK”

İslahiye’yi ve Nurdağı’nı da etkileyen büyük bir sarsıntı sıkıntımız oldu. Milletçe ayağa kalkacağız. Milletçe zelzeledeki yaraları saracağız, göreceksiniz. Sarsıntısı, insanları öldüren değil, yalnızca tabiatın bir afeti olarak yaşayacağımız günlere kavuşacağız. Gaziantep’i de afetlere karşı güçlü hale getireceğiz. Sarsıntı gerçeğini asla unutmayacağız, hafife almayacağız. Bir dakika içerisinde ne yazık ki sevdiklerimizi, konutumuzu, kentimizi sahip olduklarımızı yitirmenin yazgı olmasını ortadan kaldıracağız. Bunu bilerek hareket edeceğiz. Zelzeleye karşı çok büyük bir seferberlik başlatacağız. Afet riskini önceleyerek, kentsel dönüşümü güçlü bir biçimde harekete geçireceğiz. Dört yıldır İstanbul’da yaptığımız hangi hazırlık var ise, bunların her birini bütün Türkiye’ye yayacağız. Toplumsal yardımlaşmayı, insanlara yardım etmeyi, devletin bir lütfu değil, sorumluluğu haline getireceğiz. Neyin, nasıl yapılması gerektiğini çok âlâ biliyoruz. Milletine hizmet eden bir devlet olacak. Milletine gücünü gösteren değil, şefkatini ve vicdanını gösteren devlet olacak. Gaziantep’i, Kilis’i ve bütün Türkiye’yi bu seferberliğin içine katacağız. Daima birlikte başaracağız. Bu ülkede herkes hak ettiği yaşama kavuşacak. Gaziantep’in ve Türkiye’nin önü çok açık. Sizler, kâfi ki bize yetki verin. Siz, kâfi ki vicdanınızın sesini dinleyin ve bozulmuş tertibi değiştirin. Kilis’te de Gaziantep’te de kazanan Millet İttifakı olacak. Kazanan 86 milyon insanımız olacak. Kazanan 13. Cumhurbaşkanı Kemal Kılıçdaroğlu olacak. Her şey çok hoş olacak.”